Göç köklü toplumsal değişim süreçlerinden biridir. Dolayısıyla göç ve kentleşme sürecinde diğer toplumsal olgularda meydana gelen değişimle birlikte dindarlığın teorik(inanç), pratik(ibadet) ve sosyal boyutlarında da farklılaşmalar olmaktadır. Türkiye bir göç ülkesi olarak kabul edilmesine rağmen, göç kadın bağlamıyla çok az ele alınmaktadır. Bu çalışmada kadının göç bağlamında yaşadığı dinsel dönüşüm Diyarbakır ölçeğinde incelenmiştir. Göç olgusunun neden olduğu olumsuz sonuçları en fazla yaşayan toplumsal grup kadınlardır. Bununla birlikte göç kadınlar için çeşitli yönlerden modernleşme fırsatları da doğurmaktadır. Ancak bu fırsatların değerlendirilebilmesi kadının din ve dindarlık anlayışı, aile içindeki konumu ve ekonomik şartlarla yakından ilişkilidir. Diyarbakır’da göç, son 15–20 yılda yaşanan yoğun şiddet ortamının da etkisi ile, çok ölçüsüz biri biçimde gelişmiş ve bu yoğun göçle birlikte kent yeniden şekillenmiştir. Araştırma sonucuna göre Diyarbakır’a göç eden kadınların dindarlıklarında nisbi bir artış olmuştur. Özellikle gönüllü olarak göç etmiş, ekonomik durumu iyi olan ve herhangi bir cemaat veya tarikata devam eden kadınlar, dindarlığın sosyal boyutunda diğerlerine göre daha dindardırlar. Orta yaş ve üstü göçmen kadınlar modern anlayış ve uygulamalara daha mesafeli davranırken daha genç olanlar ise bu tür inanç ve uygulamalara karşı daha olumlu bir tavır sergilemektedirler. Kadınlar kırsaldaki popüler inanç ve uygulamaları göçle birlikte kente taşımaktadırlar. Hatta bu tür inanç ve uygulamalarda, göç etmiş kentli kadınlar arasında, çeşitli nedenlerden dolayı (örneğin boş zamanın artması, ulaşımın kolaylaşması, beklentilerin artması vs) bir artış olmuştur. Kadının göç sonrasında geliştirdiği politik tavırları onun dindarlığını da etkilemektedir. Seküler söylemlere sahip oluşumlara katılan kadınların dindarlığında düşüş olmaktadır.
Abdusamet Kaya